History will be kind to me, for I intend to write it... Winston Churchill

14 Aralık 2011 Çarşamba

Yedi Harika IV: Zeus Heykeli

Olympia... Olimpiyat Oyunları'nın yapıldığı, büyük Zeus'un en önemli tapınağının bulunduğu yer. Ve burası ününü sadece Olimpiyat ve birtakım mabetlere değil, Eski Yunan kültürünün belki de en önemli heykeline de ev sahipliği yapmasına borçlu: Heykeltraş Phidias'ın yapmış olduğu ve Zeus Heykeli'ne.

Günümüzde hiçbir izi kalmamış olan heykel, Zeus'un tahtında oturur bir biçimde göstermekteydi. 12 metre uzunluğundaki heykelin sol tarafında yerde bir kartal bulunuyordu; Zeus'un sol elinde bir asa, sağ elinde ise Zafer Tanrıçası Nike bulunmaktaydı. Tahtı sedr ağacından, heykelin kendisi ise altın, fildişi ve abanozdan yapılmıştı. Yunan tarihçi ve coğrafyacı Strabo, heykeli tarif ederken, "eğer tanrı ayağa kalksa, tapınağın çatısını yıkabilir" demişti. Phidias'a heykeli nerden esinlenerek yaptığı sorulduğunda, Homeros'un Ilyada'sındaki bir tarifin bu konuda kendisini etkilediğini söylemiş.

Roma İmparatoru Caligula'nın heykelin kafasının kendi kafasıyla değiştirilmesi için Roma'ya getirtmeye kalkışmış, ancak M.S. 41'de öldürülmesiyle bu gerçekleşmemiştir.

Zeus'un bu muhteşem heykelinin sonunun ne olduğuyla ilgili birtakım iddialar vardır. İmparator Theodosius'un emriyle tüm pagan tapınakların kapatılmasının ardından Olympia'daki Zeus tapınağı da kendi haline terkedilmişti. İşte ilk iddia da, bundan sonra M.S. 425'te meydana gelen bir yangın sırasında yok olduğudur.

İkinci bir iddiaya göre de heykelin, II. Theodosius zamanında İstanbul'daki İmparatorluk Sarayı'nda görev yapmış İmparator'un Teşrifatçısı Lausos'un kendi koleksiyonu için İstanbul'a getirtmesiyle ilgilidir. Roma'nın Hıristiyanlık dışındaki dinleri yasaklayıp pagan tapınakların kapatılmasıyla birlikte, heykelleri oluşturanlar da dahil tapınaklardaki değerli malzemeler sökülmüştü. Zeus'un Olympia'daki heykeli de bundan nasibini almıştı tabii. O nedenle de, kala kala sadece bir iskelet kalmıştı geriye. İşte ikinci iddia da, Lausos'un İstanbul'daki Hipodrom'la Binbirdirek Sarnıcı arasında bulunan evine - ki sarayı demek daha doğru aslında - getirtmiş olduğu bu 'iskelet'in, M.S. 475'te şehrin merkezini yok eden bir yangın sırasında, heykel koleksiyonunun geri kalanıyla beraber tamamen yok olduğudur.

Heykelin yapıldığı yerle ilgili olarak, M.S. 2. Yüzyıl'da yaşamış tarihçi-gezgin Pausanias, Phidias'ın Olympia'da bir atölyesinin olduğunu ve heykelin de burada yapıldığını kaydetmiştir. 1950'lerde Olympia'da yapılan kazılar sırasında, Phidias'ın atölyesi bulunmuştur. Atölyede birtakım aletler, toprak kalıplar yanında üzerinde 'Ben Phidias'a aitim' yazan bir kap da bulunmuştur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder