Yedi Harika gezisinde ikinci durağımızdayız: Babil
Babil, Ortadoğu'nun, Mezopotamya'nın en ihtişamlı kentlerinden biriydi; en ihtişamlısı dememek için öyle söylüyorum. Küçücük bir köy olarak kurulan Babil, bulunduğu konumun da etkisiyle, son Sümerli hanedan olan ve Sümer Rönesansı da denen kısa bir altın çağ yaşatan Ur-III'ün iktidardan düşmesinin ardından (M.Ö. 2300) Babil İmparatorluğu'nun kutsal şehri ve başkenti olmuştur. Yaklaşık 2000 yıl boyunca da, yani Büyük İskender'in Pers İmparatorluğu'nu yerlebir etmesine kadar çeşitli devletlerin yönetiminde büyük ve önemli bir merkez olabilmeyi başarmıştır.
İşte bu kadar ihtişamlı bir kent olan Babil, iki yapısıyla çok ünlüydü (Günümüzde Berlin'deki Pergamon Müzesi'ndeki İştar Kapısı'nı saymıyorum, zira şehir surlarının bir parçasıydı). Bunlardan biri, Semavi dinlerin kutsal kitaplarında da Babil Kulesi adıyla bir şekilde değinilen Etemenanki adlı ziggurattır, yani basamaklı piramit şeklindeki Mezopotamya'ya özgü tapınak. 7 katlı ve 91 metre yüksekliğinde olduğu tahmin ediliyor. Adı, "Yerlerin ve Göklerin Temeli Tapınağı" anlamına gelir. 91 metre, o dönem için (M.Ö. 6. yy) gerçekten çok büyük bir yüksekliktir.
Diğer yapıysa, Babili'in Asma Bahçeleri olarak bilinen yapı... Rivayete göre Babil Kralı II. Nebukadnezar, ülkesinin özlemiyle yanıp tutuşan Med ülkesi (bugünkü İran) prensesi ve ilk Med Kralı olan Cyaxares'in kızı olan karısı Amytis için, ona doğup büyüdüğü toprakları anımsatacak bir hediye olarak inşa ettirmişti. Gerçekten var olup olmadığı hakkında kesin bir bilgi yoktur. Ancak var olduğu söylenen dönemde yaşamış, Babilli ve Yunan tarihçiler bulunmaktadır. Bu tarihçiler, bahçelerle ilgili detaylı bilgi vermektedir. Üstüste teraslardan oluşan, dağ havasını veren koca koca bahçeler... Hem bir mimari, hem estetik, hem de mühendislik harikası olarak nitelendirilmekteler. Arşimed'in pompasına benzer bir sistem kullanarak suyun yukarı katlara taşındığı tahmin edilmektedir.
Tabii bu bahçelerin gerçekliliğiyle ilgili bir sorun bulunmakta. Bahçelerle ilgili ulaşılan en eski kayıtlar, Babil'li bir rahip olan Berossus'a aittir; Berossus, Bahçeler yapıldıktan yaklaşık iki yüz yıl sonra yaşamıştır; öncesinde bahçelere dair bir kanıt yoktur. Berossus'tan yola çıkarak devrin Yunan tarihçileri geliştirip güzelleştirerek bu konuda kendi eserlerini vermişlerdir.
Bir başka teoriyse, M.Ö. 705'te tahta çıkan ve M.Ö. 681'e kadar tahtta kalan Asur Kralı Sennacharib'in Ninova'da yaptırdığı ve sarayının karşısında bulunan bahçelerle karıştırlmış olduğu ihtimalidir. Geçen zamanla iki yer karıştırılmış ve bahçelerin yeri efsaneleşerek Babil'e de kaymış olabilir. İşin aslı herhangisi olursa olsun, İlk Çağ'ın en eski ikinci harikası olan bu bahçelerden günümüze geriye bir şey kalmamıştır ne yazık ki...
Bir sonraki durağımız Efes olacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder